Anketli seçim sistemi
Malûm, Türkiye genelinde en az yüzde on oy alamayan bir parti, bir ilde ya da seçim bölgesinde bütün oyları bile alsa meclise giremiyor.
Bu yüzden seçmen, parti tercihinde, olaya, “barajı geçecek partiler” ve “diğer partiler” şeklinde bir zihnî tasnifle bakıyor.
“Kendi fikrime yakın ya da aklıma uygun partiye, ne olursa olsun oy veririm, zaten ben de vermezsem barajı geçemez ki” diyen ve kendisini en önde gören seçmen oldukça az.
Sonuç; fikir ve ideal partileri büyümüyor, fikirler de gelişip serpilmiyor. Sadece karizmatik liderler, ya da dar kadrolar ve ekipler üzerinde siyaset yapılıyor ve bu şekilde iktidara gelen partilerin siyasi ömrü bittiğinde siyaset alanını dolduracak olan yeni partilerin hangi fikirlere sahip olabileceğini kimse kestiremiyor. Siyaset daima manipülasyon ile yürüyor.
Çoğu “büyük imaj partileri” yıkılıp gidiyor ama çoğu “fikir ve damar” partileri bir türlü büyüyemiyor.
Siyaseti “her tür fikrin hürriyet tarlası” olarak görmeyen ihtilalci “siyasi ziraat mühendisleri”nin hayali böylece gerçek olmuş oluyor.
Çözüm için çok yol var.
Şayet baraj sistemi iyi ise ve oranı indirilerek de olsa bu sistem kalacaksa bendenizin de bir teklifi var:
Anketli seçim sistemi.
Seçmenin, baraj korkusu olmasaydı hangi partiye oy vereceğini net biçimde tesbit etmek amacıyla, basit bir yöntem.
Sandığa gidiyorsunuz, elinize on beş partinin adı ve amblemi olan bir pusula tutturuyorlar. Ama oy pusulası iki satırlı. Birinci satırdaki parti isimleri ve amblemleri aynen ikinci satırda da var.
Tercih ettiğiniz partiye mührü basıyorsunuz. Hayırlı olsun.
Sonra şu sorunun cevabını düşünüyorsunuz.
“Birinci tercihim olan bu parti barajı aşamazsa hangi partiye oy vereyim?”
“Başka tercihim yok” diyorsanız mesele yok.
Ama “oyum boşa gitmesin, kendime yakın gördüğüm ve barajı geçeceğini tahmin ettiğim diğer partiye de bir oy vereyim” derseniz alt satıra geçip bir mühür de o partiye basıyorsunuz.
Böylece birinci sıra oylarına göre barajı geçemeyen partilere oy veren seçmenin oy pusulalarında yer alan ve barajı geçen partilere verilmiş olan oylar bu partilere ilave ediliyor.
Hiçbir oy pusulası boşa gitmemiş oluyor.
İkinci satır, reyin işe yaramasını sağlıyor.
Birinci satır ise partilerin gerçek seçmen kitlesini ortaya çıkarıyor ve gelecek dönem için hedefini belirlemesine yardım ediyor. Hangi “büyük” partinin aslında hangi “küçük” partilerin oyu ile ayakta durduğu, hangi fikrî tercihe sahip seçmenin hangi pratik sonuçları tercih ederek oy kullandığı ortaya çıkıyor.
“Ödünç oylarla büyük” olan partiler açığa çıktığı gibi, büyümeye aday partiler de güçlerine güç katıyor.
Siyasetçi için “yanlış ümitsizlik” ve seçmen için de “kerhen mecburiyet” bitiyor ve yarış sağlam temellere oturuyor.
Günümüzde bilgisayar sayesinde sayım da kolaylaştı.
Bu teklifin ayrıntılarını, on iki yıl önce, üstelik altı partili dağınık meclis tablosu varken bütün milletvekillerine göndermiştim.
O tarihte, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de baraj korkusu olan bir muhalefet partisinin milletvekili idi ve cevaben olumlu görüşler ve hatta sitayişler içeren bir mektup göndermişti.
Yoksa kendisi ve arkadaşları, tam katılımcı demokrasiyi artık istemiyorlar mı?
İstiyorlarsa teklifim; seçmenin gerçek parti/fikir tercihini serbestçe ortaya koymasını sağlasınlar.
Hiçbir zararı olmaz. Çok faydası olur. Tek maliyeti de şu; sandık görevlileri bir gün daha fazla çalışır. Ama her partinin takkesi, hem de resmî anketle önüne düşer, kimse kimsenin hakkının üstünde uzun müddet oturamaz. Siyaset de reklam ve imaj üzerine değil, fikir ve temayül üzerine oturur. Demokrasimiz gelişir, halkımız ve dünya kazanır.
|
Prof. Dr. Ahmet Battal |
Sitemizdeki yazıları |
|
Prof. Dr. Ahmet Battal |
Sitemizdeki yazıları |