Kanaatimce...

Anasayfa Fıkralar Öyküler Güzel Sözler
Milletvekiline dersler

 

Milletvekiline dersler (2)

 

 Ahmet BATTAL

 

Yeniasya Gazetesi - 05.04.2016

 

Son yazımızda bir milletvekilinin Anayasa Mahkemesinin varlığını sorgulamaya yönelik yaklaşımları hakkında bazı değerlendirmeler yaptık ve Hukukun Temel Kavramları isimli kitabımızdan konu ile ilgili bir alıntı verdik.

Konuya değişmez maddeler meselesi ve rejimin koruyuculuğu yetkisinin kime ait olduğu yönünden yine aynı kaynaktan bir alıntı ile devam edelim: 

Her devlet, temel bazı ilkeler üzerine bina edilmiştir. Anayasalar bu temel ilkeleri açıkça gösterir ve ilkelere uygun bir uygulama yapılabilmesi için çıkarılacak kanunlara temel oluşturur. Bu ilkeler yönünden devletler, gün geçtikçe daha çok birbirlerine benzemeye başlamışlardır. Zira anayasal ilkeler, evrensel hukuk kurallarından, gittikçe daha çok etkilenmeye başlamışlardır.

Hâlen yürürlükte bulunan 1982 Anayasasının birinci maddesine göre devletin şekli cumhuriyettir. İkinci maddeye göre de Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir. (Bu maddede ayrıca devletin “Atatürk milliyetçiliği”ne bağlı olduğu da bildirilmiş olmakla birlikte bu kavramın hukukî açıdan ilkesel bir değeri ve evrensel hukukta karşılığı bulunmamaktadır).

Bu ilkeler içi boş ve soyut kavramlar olmayıp, özellikle alternatifleri yardımıyla sınırları çizilebilecek (somutlaştırılabilecek) kavramlardır. 

Anayasal ilkeler, yine Anayasanın 4. maddesi gereğince, değiştirilemeyen temel prensiplerdir. Değiştirilemez hükümler arasında başkentin Ankara olması gibi hususların da bulunması oldukça tartışmalıdır. Öte yandan, değiştirilemezlik kuralının ihlali halinde bunun müeyyidelerinin ne olacağı yani değişmez maddelerin değişmezliğinin bekçisinin kim ya da kimler olduğu hususu da ayrıca önemli bir siyasi tartışma konusudur. (Bu sorunun demokrasi ilkesine uygun çözümü, bizzat halkın kendisinin Anayasanın bekçisi olduğunun kabul edilmesidir. Bu gerekçeyle anayasalarda değişmez maddelerin olamayacağı ve aksi hâlde bunun “ölülerin dirilere ya da mazinin müstakbele hükmetmesi” mânâsına geleceği savunulmaktadır).

Bu bilgilere göre, bu ilkeleri nihai olarak yorumlama yetkisi de Anayasa Mahkemesine ya da başka bir Anayasal kuruma değil Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Ancak Anayasa Mahkemesi, yetkisi olmadığı hâlde, yakın geçmişte, bilhassa siyasi ve ideolojik mülahazalarla ve Anayasaya da açıkça aykırı biçimde anayasa değişikliklerini esastan denetlemek yoluna gitmiş ve bu denetimi değişmez maddelere dayandırmıştır.

Bu alıntıdan çıkaracağımız ders şudur: 

Ülkenin de devletin de rejimin de ilkelerinin de gerçek sahibi ve değiştiricisi millettir. Millet iradesi ise tam demokrasi ile tecelli eder. 

Mebus kanunen hürdür ve fiilen de hür olmalıdır. Zira onu seçenlerin her biri hürdür ve reyiyle padişah gibidir veya öyle olmalıdır. 

İşte ancak o zaman, millet, iradesine ipotek koymaya kalkanlara, bizzat ve vekilleri vasıtasıyla engel olabilir.

uzunsag
Ahmet Battal

Prof. Dr. Ahmet Battal

Sitemizdeki yazıları

Sen onunla nasıl beraber olursun?

Bu dile alışmayın, alıştırmayın

Diyanet, vakıflar ve cemaatler

Siyasal “İslâm” değil, siyasal “İslâmcılık”

Bilmeden yardım ve yataklık

Millî yargıya itimat meselesi

Milletvekiline dersler (2)

Milletvekiline dersler

Tepki Meclisinden Millet Meclisine

Ordinaryüslük geri gelsin...

Valinin idaresinde ve hâkimin hükmünde adalet

Kur’ân’da da suç ve ceza şahsî midir?

Bir Öcalan tasviri

Okulda mescit dilekçesi ve gerekçesi

Noter de noteder

Adliyedeki adaletsizlikler

Sosyolojik yargılamalar

Cinsiyetten Doğan Haklar ve Yükümlülükler

Mülkiyet, Hürriyet, şahsiyet ve Bunların Mutlak'a Nisbeti

Hukuki Yolun Yolsuzluğa Alet Edilmesine Örnek: Sorumluluktan Kaçmak İçin Sermaye Şirketi Kurmayı Tercih Etmek

Anketli seçim sistemi

Demokratlığın ve sivilliğin doğru tarifi

Ceza ve infaz sistemleri

Jüri ve adalet

Açılım ötesi sözler

Karar, devleti böldü