Kanaatimce...

Anasayfa Fıkralar Öyküler Güzel Sözler
Yeni Anayasanın Başlangıç Kısmı Olmalı

Yeni Anayasanın Başlangıç Kısmı Olmalı

Nimet DEMİR

Yeniasya Gazetesi- 13.01.2013

Anayasalara başlangıç konulması geleneği, 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi’nin 1791 tarihli Fransız Anayasasına konulmasıyla başlamıştır. Daha sonra yapılan anayasaların pek çoğunda, başlangıç bölümüne yer verilmesi adet haline gelmiştir.

Anayasalara konulan başlangıç bölümleri, genelde anayasanın felsefesini, amacını, ortaya çıkış şartlarını ifade eden edebi metinler şeklinde hazırlanmışlardır.

Bu gelenek Türkiye’de 1961 Anayasası ile başlamıştır. Daha sonra yapılan 1982 Anayasası ile devam etmiştir. 1982 Anayasasının başlangıç kısmı, çok abartılı bir şekilde kaleme alınmıştır.

Hem 1961, hem de 1982 Anayasasının başlangıç kısımları, bol bol soyut devlet ve soyut millet kavramlarına yer veren, tamamen darbe ideolojilerine göre hazırlanmış metinlerdir.

Başlangıç metinleri dünyada çoğunlukla anayasa hükmü olarak kabul edilmez ve verilen kararlarda dayanak gösterilmezken, bizde başlangıç kısmı, anayasa metninden sayılmış ve yine Anayasa Mahkemesi bu metinleri pozitif norm gibi kabul ederek, bir kısım kararlarını bu metinlere dayandırmıştır.

Darbe sonrası oluşturulan 1961 ve 1982 Anayasalarının başlangıç kısımları, darbe yapanların ideolojisini yansıtan birer metin olmak dışında, mevcut toplumun iradesini değil, soyut ve mevhum bir millet ve devlet iradesi anlayışını ortaya koymuşlardır.  Başlangıç bölümündeki bu soyut ve mevhum millet anlayışı, anayasanın tüm maddelerine sindirilmiş, anayasal kuruluşlar bu anlayışa göre oluşturulmuştur. Bu kuruluşlarda somut halkın seçtiği, halka hesap veren görevliler değil, soyut millet iradesini temsil ettiğini belirten, sorumsuz temsilciler ye almışlardır.

Soyut millet anlayışına göre oluşturulan anayasal kuruluşlar, başlangıç metnindeki soyut millet ve devleti esas alarak somut halkın ve hükümetin irade ve tasarruflarına geçit vermemişlerdir. Bu durumun yarattığı antipati sebebi ile bazı bilim adamlarının, yeni hazırlanacak anayasada başlangıç bölümü olmaması yönünde görüş belirttiklerine, şahit olmaktayız.

Biz anayasanın başlangıç kısmının olması gerektiğine inananlardanız. “Su-i misal emsal olmaz” kaidesince, daha önceki anayasaların giriş bölümünün ideolojik metinler olması ve bunların bir takım olumsuz sonuçlar doğuracak şekilde kullanılması, yeni yapılacak anayasanın, başlangıç bölümünün olmamasını gerektirmez.

En basit bir kitap dahi başlangıç bölümü olmaksızın yayınlanmazken, bütün bir toplumun mukadderatını tayin edecek bir sözleşmenin başlangıçsız olması, metni eksik kılacaktır.

Hazırlanacak başlangıç metninde yeni ve sivil bir anayasaya duyulan ihtiyacın nelerden ibaret olduğu, anayasa yapım sürecinde sivil toplumun üstlendiği fonksiyon ve gösterdiği iradeden bahsedilmelidir. Keza bu bölümde herhangi bir ideolojiye asla yer verilmemeli, soyut tanımlamalardan uzak durulmalıdır. Yine insanı merkeze alan, insan hak ve özgürlüklerine vurgu yapan bir anlayış ortaya konmalıdır.

Hazırlanacak başlangıç bölümünün her hangi bir ideolojiyi yansıtmaması noktasında, Bediüzzaman Said Nursi'nin “adalet müessesesi hiçbir cereyana kapılmaz, hiçbir tarafgirliğe kaymaz” sözü meselemize ışık tutmaktadır. Bediüzzaman'ın adalet müessesesi için ortaya koyduğu “herhangi bir akıma ve tarafa alet olmaması” ilkesi elbette devletin diğer erkleri için dahi caridir.

 

Nimet Demir Yazıları