Kanaatimce...

Anasayfa Fıkralar Öyküler Güzel Sözler
Jüri sistemi

Jüri sistemi

Nimet DEMİR

Yeni Asya Gazetesi-19.12.2012

Bu günlerde yeni bir anayasa yapım sürecinde bulunduğumuz malûm.

Anayasaların bir işlevinin de devleti kurgulamak olduğunu biliyoruz. Devletin üç temel erkinden birisi yargıdır. Yargısal faaliyetin yerine getirilmesinde değişik sistemler bulunmaktadır. Bunlardan biri de jüri sistemidir. Jüri sisteminde, halk içinden dürüstlüğü ile temayüz etmiş insanlar seçilir ve bu seçilen insanların katılımı ile yargılama yapılır. Jüri sisteminin getirilmesini isteyenler olduğu gibi, bu sistemin karşısında olanlar da bulunmaktadır.

Jüri sisteminin karşısında olanlar; yargılama faaliyetinin teknik bir takım bilgileri gerektirdiğini, bu bilgilere sahip olmayan halk temsilcilerinden oluşan bir jüriye bu işin havale edilemeyeceğini, keza vatandaşların etkilenme imkânının kuvvetli bulunduğunu, dolayısıyla etkilenme ihtimali kuvvetli bir jürinin isabetli karar veremeyeceklerini söylemektedirler.

Bu itirazlara karşı duranlar ise; yargılama faaliyetindeki usûl ve tekniğin bu konuda uzman olan yargıçlar tarafından yerine getirildiğini, jürinin bu teknik bilgilere sahip olmasına gerek bulunmadığını, jürinin sadece eylemin sübutu konusunda vicdanî kanaatini belirtmek durumunda olduklarını, yine yasama ve yürütme organını seçme konusunda mümeyyiz olan bir topluma yargısal faaliyette de güvenilmesi gerektiğini, vatandaşların etkilenme imkânının kuvvetli bulunduğu gerekçesinin yasama ve yürütme organı seçimleri için dahi geçerli olduğunu, bu ihtimalin varlığı sebebi ile vatandaşın yasama ve yürütme organı seçimlerinden alıkonulamayacaklarını belirtmektedirler.

Ben bugün için Türkiye’de jüri sistemine ihtiyaç olduğu kanaatini taşıyanlardanım. Hatta jüri sistemine eleştirel yaklaşan, baş rollerini John Cusack, Gene Hackman ve Dustin Hoffman’ın paylaştıkları “Jüri” filmini seyretmeme rağmen bu kanaatteyim. Gerekçeme gelince: Bilindiği gibi yargı, yasama ve yürütme gibi üç erkten birisidir. 1961 ve 1982 Anayasalarımızda yer aldığı üzere yargı yetkisi millet adına bağımsız mahkemelerce kullanılmaktadır. Yine anayasamıza göre mahkemelerde görev yapan hâkimler kanuna, hukuka ve vicdanlarına göre karar verirler. Kanundan maksat yasama organının çıkardığı yürürlükte olan pozitif hukuk kurallarıdır. Bu teknik bir hususu da içerdiğinden uzman biri tarafından uygulanmalıdır. Hukuktan maksat evrensel hukuk ilkeleridir. Yargıçlar, yargılama faaliyetinde mer’i kanunların dışında ayrıca evrensel hukuku da dikkate alacaklardır. Vicdan ise sunulan delillere göre eylemin sabit olup olmadığı konusunda karar merciidir ve esasen jüri vicdanî safhanın elemanıdır. Burada jüri sistemini tercih edenler, bir yargıcın vicdanı yerine toplum vicdanını tercih etmektedirler. Esasen insanlığın kadim tecrübesi bize bir toplumun yanlışta ittifak etmediğini göstermektedir. İnsanlığın bu kadim tecrübesi İslâm Peygamberinin dilinde “Ümmetim yanlışta birleşmez, Ümmetimin güzel gördüğü Allah katında da güzeldir” cümleleri ile ölümsüzleşmiştir. Yine bu hakikate Bediüzzaman Hazretleri “İcma-i Ümmet şeraitte bir delil-i yakînîdir. Rey-i Cumhur şeraitte esastır” ifadeleri ile işaret etmektedir. İnsanlığın kadim tecrübesi toplum vicdanının yanılmayacağını ortaya koymuştur. Yeni anayasada, toplum vicdanını bir nebze de olsa yansıtan, jüri sistemine yer verilmesi isabetli olacaktır.

Jüri sistemine geçilmesi halinde toplumda çokça yer alan ve şikâyetlere konu olan, kimi yargı kararları için “bu karar toplum vicdanını yaraladı” şeklindeki, sızlanmalar da son bulacaktır. Zira jüri sisteminde artık kararı bir yargıcın vicdanı değil, toplum vicdanı tesis etmiş olacaktır.

Nimet Demir Yazıları