Kanaatimce...

Anasayfa Fıkralar Öyküler Güzel Sözler
Yargı Reformu

Yargı Reformu

Nimet DEMİR

Yeni Asya Gazetesi - 13.02.2013

AKP, geçen hafta yeni hazırlanacak olan anayasanın, yargı bölümüyle ilgili önerilerini TBMM Başkanlığı’na sundu. AKP'nin önerisini yargı bağımsızlığı ve yargı birliği ilkeleri açısından değerlendirmeye tabi tutacağız.

YARGI BİRLİĞİ NEDİR?

Değerlendirmeye geçmeden önce yargı birliği ilkesinin ne olduğuna değinmekte fayda var;

Bilindiği üzere devlet yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinden oluşmaktadır. Millet bu yetkileri organlar eliyle kullanır. Bu durum iç egemenliğin gereğidir. İç egemenliğin kullanılmasında rol alan organlar birden fazla olamaz. Yani bir devlet içinde birden fazla yasama kuvveti, birden fazla yürütme kuvveti, birden fazla yargı kuvveti bulunmaz ve bulunmamalıdır. İşte iç egemenliğin gereği olarak yargılama kuvvetinin tek olmasına, yargı birliği demekteyiz. Prof. Dr. Nurullah Kunter yargılama birliğinin sağlanmasının gerekliliğine değinirken, ayrı bir yargılama isteğinin, elinde belli bir kuvvet ve kudret bulunduranlardan geldiğini, çoklukla devletlerin kurulması sırasında elinde kuvvet olanların kendileri için ayrı bir yargılama isteğinde bulunduklarını, bu şekilde bir iteğin manasının devlet egemenliğinin ve dolayısıyla yargılama kuvvetinin bölünmesi demek olacağını, bu isteğin kabul görmesinin, orada henüz devletin tamamıyla teşekkül etmediğini göstereceğini ifade eder.

ÖNERİNİN YARGI BİRLİĞİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Yargılama birliğini açıkladıktan sonra, şimdi de AKP'nin sunduğu öneriye geçelim:

Öneride, Askeri Mahkemelerin kaldırılacağı, askeri alanda sadece Disiplin Mahkemeleri olacağı, içtihat birliği sağlanması için Danıştay ve Yargıtay'ın kaldırılarak yerlerine Temyiz Mahkemesi adı altında bir yüksek mahkemenin kurulacağı yer almaktadır.

Askeri Mahkemeler açsından;

Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki, Askeri Mahkemelerin varlığı, askeri vesayetin ayrı bir güç olarak kendini konumlandırmasından kaynaklanmaktaydı. Ve yukarıda izah edildiği üzere yargı birliği ilkesi açısından kabul edilemez bir durumdu. Bu mahkemelerin kaldırılmaları yargı birliğinin sağlanması açısından oldukça isabetli olacaktır.

Danıştay ve Yargıtay'ın kaldırılması açısından;

Gelelim Danıştay ve Yargıtay'ın kaldırılarak yerlerine Temyiz Mahkemesi adı altında yeni bir yüksek mahkemenin kurulmasına.

Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ, içtihat birliğinin sağlanması ve yargılama birliği amacının gerçekleşmesi için bu şekilde bir uygulamaya ihtiyaç duyduklarını dile getirmiştir.

Bilindiği gibi Danıştay idari yargının temyiz mercii, Yargıtay ise adli yargının temyiz merciidir. İdari ve adli yargının baktığı uyuşmazlıklar ise çok farklı alanlara ilişkindir. Bu yüzden içtihat farklılığı idari ve adli yargı alanındaki davalar arasında olamaz. İçtihat farklılığı, idari davaların temyiz mercii olan Danıştayın kendi daireleri ile adli davaların temyiz mercii olan Yargıtayın kendi daireleri arasında vuku bulmaktadır. Yine Danıştay ve Yargıtayın ayrı çatı altında faaliyetlerinin yargı birliğine aykırılığından da bahsedilemez. Zira bu kurumların ayrı teşkilatlanması, farklı bir gücün varlığı ve dayatması sonucu oluşmamıştır. Ayrılık, görülen işin niteliğinden kaynaklanmaktadır. Dolayısı ile bu iki ayrı yüksek mahkemenin anılan gerekçelerle kaldırılarak bir çatı altında farklı bir isimle birleştirilmesine gerek olmadığı kanaatindeyiz.

Danıştay ve Yargıtay'ın kaldırılmasında amaç ne?

Danıştay ve Yargıtay'ın kaldırılarak yerlerine Temyiz Mahkemesi kurulmasının içtihat farklılığına son vermek ve yargı birliğini sağlamak gayesine matuf olamayacağı AKP'li hukukçuların gözünden kaçmış olamaz. Peki neden öneriye bu değişiklik sokuldu? Kanaatimce, Askeri Mahkemeler, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Askeri Yargıtayın varlığına son verilirken, askeri cenahtan gelecek itirazlara, “bakın Danıştay ve Yargıtayı da kaldırdık” diye gerekçe üretmek için olsa gerek.

ÖNERİNİN YARGI BAĞIMSIZLIĞI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Öneride, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun adı, Hakimler ve Savcılar Kurulu olarak değiştirilmekte, Adalet Bakanı ve Müşteşar Kuruldaki yerlerini korumaktalar. Kurulun geriye kalan 20 üyesinin 6 üyesini hakim ve savcılar, 7 üyesini meclis, 7 üyesini de Başkan'ın seçmesi öngörülmektedir. Yine öneride, Temyiz Mahkemesi üyelerinin ¾ nü Hakimler ve Savcılar Kurulu, ¼ nü ise Başkanın seçeceği yer almaktadır.

Kurulun adının değiştirilmesine bir itirazımız yok. Adalet Bakanı ve Müsteşarın Kurulda varlıklarının devam ettirilmesi, eski halin devamı niteliğindedir. Bu konuya değinmiyoruz.

Temyiz Mahkemesinin ¼ nün Başkan*[1] tarafından seçilmesi;

Temyiz Mahkemesinin ¼ nün Başkan tarafından seçilmesine gelince; bu yargı için yeni bir gelişme olup, yürütmenin yargı üzerinde etkin olmasını netice verecektir. Dolayısı ile yargı bağımsızlığına aykırıdır. Birleşmiş Milletlerin Şubat 2001 tarihinde Hindistan'ın Bangolar şehrinde gerçekleştirdiği toplantıda tespit etmiş olduğu Yargı Etiği İlkelerinden biride; “Hakim, yasama ve yürütme organlarının etkisi ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiilen uzak olmakla kalmayıp, aynı zamanda öyle görünmelidir.” şeklindeki bağımsızlık ilkesidir. Temyiz Mahkemesi üyelerinin bir kısmının yürütmenin başı tarafından seçilmesi, hakimlerin, yürütmenin başıyla, Bangolar'ın anılan ilkesinin kerih gördüğü ilişkilere girmelerini gerekli kılacaktır. Bu durumda yargının bağımsızlığına ilişkin Bangolar ilkesiyle açıkça çelişecektir.

Hakimler ve Savcılar Kurlu üyelerinin çoğunun Meclis ve Başkan tarafından seçimi;

Hakimler ve Savcılar Kurlunun 20 üyesinden 14 ünü Meclis ve Başkanın seçmesi de yine yargı bağımsızlığı ile bağdaşmamaktadır. Zira bu durum yasama ve yürütmenin yargı üzerinde etkinliğini artıracaktır. Venedik Komisyonunun Mart 2010 tarihinde oluşturduğu yargı bağımsızlığı ilkelerinden biride “hakimlerin mesleğe kabulü ve kariyerleri konusunda bağımsız bir kurulun bulunması, bu kurulun hatırı sayılır bir kısmının hakimlerden oluşması, bu üyelerinde  denkleri tarafından seçilmesi” şeklindedir. Görüldüğü gibi önerinin Kurul Üyelerinin oluşturulmasına yönelik düzenlemesi Venedik Komisyonu kararıyla bağdaşmamaktadır.

SONUÇ

AKP'nin yeni hazırlanacak olan anayasanın yargı bölümüyle ilgili önerilerinden;

Askeri Mahkemelerin kaldırılmasını, yargı birliği ilkesinin gereği olarak görüyor ve destekliyoruz.

Danıştay ve Yargıtayın kapatılarak tek çatı altında Temyiz Mahkemesi ismiyle faaliyette bulunması hakkında ise, bu durumun bir yenilik getirmeyeceğini, keza fonksiyonel olmayacağını düşünüyoruz.

Temyiz Mahkemesine, Başkanın, üye seçmesini, keza Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin büyük bir çoğunluğunun Meclis ve Başkan tarafından seçimini, yargı bağımsızlığı ilkesine aykırı buluyoruz.

                                                                                                         

[1] * AKP'nin önerisinde yer alan “Başkan” tabiri, Başkanlık Hükümeti Sistemindeki Başkana tekabül etmektedir.

 

Nimet Demir Yazıları