Kanaatimce...

Anasayfa Fıkralar Öyküler Güzel Sözler
Yeni Anayasada Değişmez Hükümler Olmalı Mı?

Yeni Anayasada Değişmez Hükümler Olmalı Mı?

Nimet DEMİR

Yeni Asya Gazetesi - 06.02.2013

Malum yeni bir anayasa yapımı sürecindeyiz. Zaman zaman kesintiye uğrasa da, çok şükür çalışmalar istikrarlı bir şekilde devam etmektedir. Sayın Başbakan geçen hafta çalışmaları bitirmek için komisyona mart sonuna kadar süre tanıdığını, aksi takdirde kendi hazırladıkları taslağı Meclise sunabileceklerini belirtti. Madem yeni anayasa çalışmaları devam ediyor, bizde beklenti ve önerilerimizi dile getirmeye devam edelim.

Bu noktada tartışılan konulardan birisi de yeni hazırlanacak anayasada değiştirilemez hükümler olsun mu? Olmasın mı? Meselesidir. Bilindiği gibi 1924 ve 1961 Anayasalarında sadece “devletin şekli cumhuriyettir” maddesinin değiştirilemeyeceği kabul edilmişken, 1982 Anayasasında “devletin şekli cumhuriyettir” maddesinin dışında, 2. maddedeki cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddedeki üniter yapı, başkent, bayrak, dil ve milli marşa ilişkin düzenlemelerde değiştirilemeyecek hükümlere ilave edilmiştir.

1982 Anayasasının, halk iradesinin tasarruf alanına giren bir kısım meselelerle ilgili düzenlemeleri gereksiz yere değiştirilemez hükümlerden sayması, elbette halkın iradesini sınırlama mahiyetindedir. Mesela 3. madde kapsamında yer alan başkentin Ankara olmasının değiştirilemeyeceğinin anayasal açıdan izahı mümkün değildir. 1982 Anayasasının değiştirilemez hükümlerin kapsamını gereksiz yere genişletmesine ilaveten, Anayasa Mahkemesi ideolojik tercihlerinin saiki ile, anayasanın değiştirilemez maddeleriyle ilgili olmayan bazı anayasa değişikliklerini, “dolaylı yoldan anayasanın değiştirilemez maddeleri ihlal edilmiştir” diyerek iptal etmiştir. Mesela Anayasanın 42. maddesinde yapılan değişikliğin iptali gibi... 1982 Anayasasının değiştirilemez hükümlerin çerçevesini geniş tutan düzenlemesi, keza Anayasa Mahkemesinin anılan kararları, değiştirilemez hükümler hakkında antipati oluşmasını netice vermiştir. Bu yüzden bir kısım hukukçular, yeni anayasada değişmez hükümlere yer verilmesin, şeklinde görüş ortaya koymuşlardır.

1982 Anayasasının değiştirilemez hükümlerin kapsamını lüzumsuz genişletmesi, Anayasa Mahkemesinin yukarıda zikredilen değiştirilemez hükümleri gerekçe göstererek toplum iradesinin önünü kesmesi, anayasada değiştirilmez hükümler bulunması lüzumunu göz ardı etmemizi gerektirmez. Biz yeni hazırlanacak anayasada değiştirilemez hükümler bulunması gerektiği kanaatini taşıyanlardanız.

Gerekçemize gelince; konuya, “toplum iradesinin yansıdığı parlamentoların yetkileri sınırsız mıdır? İngiliz Parlamentosu için söylenen kadını erkek, erkeği kadın yapmak dışında her şeyi yapar ifadesi doğru bir ifade midir?” soruları ile girelim. Bu sorulara verilecek cevap; “elbette parlamentoların yetkileri ve dolayısı ile toplum iradesi sınırsız değildir” şeklinde olacaktır. İnsanın doğuştan, onu insan kılan, değişmez, devredilmez hak ve özgürlüklere sahip olduğu, bu hak ve özgürlüklerinin özüne hiç ama hiç kimsenin dokunamayacağı bilinen bir gerçektir. İnsanın, doğuştan sahip olduğu bu değerler üzerinde, değil katıldığı toplum ve o toplumun yetkili kıldığı parlamento, kendisinin bile tasarrufta bulunma yetkisi yoktur. Anılan değerlere bu yüzden devredilmez haklar denmiştir.

Mademki insanın dokunulmaz, devredilmez hakları bulunmaktadır. Toplumun ve tabi ki toplumun temsilcisi olan parlamentonun bu hakların ihlalini doğuracak tasarrufta bulunması düşünülemez. Parlamento bu haklarla sınırlı yetki kullanmak durumunda olduğu için, iktidarı bu haklarla sınırlayan düzenlemelerin değiştirilmesi mümkün olamaz. Biz bu sebeple anayasada hak ve özgürlükleri teminat altına alan düzenlemelerin değiştirilemeyeceğine ilişkin hüküm taşımasında zaruret bulunduğu kanaatindeyiz. Aksi takdirde ben parlamentoyum “kadını erkek, erkeği kadın yapmak” dışında her şeyi yaparım diyen anlayışlar zuhur edebilir.

İnsanın dokunulmaz ve devredilmez haklarını gündeme getiren ve genel kabul gören doğal hukuk anlayışı; insanların eşit ve özgür olduklarının kabulünü, keza devlet sistemine adalet ve erdemin egemen kılınmasını gerektirir. Yine doğal hukuk, yöneticilerin kullandıkları erklerin kaynağında halkın bulunduğunu söyler. Bu durumda eşitlik ilkesine aykırı, erklerin kaynağında halkın bulunduğu anlayışından sapmayı netice veren tüm yönetim şekilleri, bu meyanda imtiyazlı bir sınıfın yönetimini oluşturan aristokrasi veya imtiyazlı hanedanlığı ifade eden monarşi, insan ve toplum tabiatına aykırıdır. Eşitlik, özgürlük, adalet ve erdem, devlet yönetiminde cumhuriyet ve demokrasiyi gerektirir. Bu yönleri itibariyle cumhuriyet ve demokrasinin de vazgeçilmezlerden sayılarak, anayasanın değiştirilmezleri arasında yerlerini almalıdırlar.

Nimet Demir Yazıları