Meşhur hattat Hafız Osman İstanbul'da kayıkla boğazdan karşıya geçerken kesesini evde unutmuştur. Kıyıya yaklaşınca kayıkçıya:
-"Evladım para kesemi evde unutmuşum. Sana şurda hemen bir vav harfi yazayım da bunu Sahaflar çarşısında götür sat. Ücret seni memnun eder" der.
Hafız Osman'ı tanımayan kayıkçı:
Canı sıkkın bir halde:
-"Ben ne yapacam vavı baba. Bana paramı verseydin keşke !" der.
Buna rağmen Hafız Osman divitini hokkasını çıkarır kıyıda hemen bir vav harfi yazar kayıkçıya verir.
Kayıkçı öylesine isteksizce alır kağıdı cebine koyar.
Aradan birkaç gün geçer. Bizim kayıkçının yolu Sahaflar çarşısına uğrar. Aklına Hafız Osmanın vav yazılı kağıdı gelir. Kağıt hala cebindedir. Çeşitli levhaların yazıldığı, satıldığı ilk kitapçı dükkanına girer.
Vav yazılı kağıdı kitapçıya gösterir. Adamın gözleri parlar. Bakar ki güzel bir vav yazısı.
Altında da Hafız Osman imzası var.
Kitapçı kayıkçıya bir haftalık kazancına denk bir para vererek kağıdı alır.
Kayıkçının keyfine diyecek yoktur.
Aradan zaman geçer merhum Hattat Hafız Osman yine boğazdan geçecektir.
Aynı kayıkçıya denk gelir. Kayıkçı Hafız Osman'ı tanır. Karşıya yaklaşınca Hafız Osman'a:,
- "Baba para mara istemem. Sen bana bir vav harfi daha yazar mısın?" der.
Hafız Osman tebessüm ederek:
-"O geçti artık evlat. Para kesem şimdi yanımda. Al bakalım şu ücretini der. Kayıkçıya ücretini verir.