Savaş Ve Barış
13.01.2019
Bugün Oğlum Alimertle Brad Pitt in başrolde olduğu ve ikinci dünya savaşı yıllarını anlatan bir film izledik (fury)
Her savaş filmi Ya da dizilerde ki vahşi şiddet sahneleri beni çok üzer ve insanoğlunun bu acımasız yüzüyle karşılaşmak ürkütücü gelir...
Karıncayı dahi ezemeyen insanların savaş psikoloji ortamında nasıl birer savaş makinalarına dönüştüğünün binlerce örneği var...
Misyonu, insani yaşatmak olan doktorların bir kısmının bile; ikinci dünya savaşında, Nazilerin vahşi katliamlarına nasıl ortak olduklarını; yüz binden fazla insanın katliamından sorumlu tutulan “Sırp kasabı “
Bosnalı Radovan Karadziç’in eski bir psikiyatrist Dr olduğunu biliyoruz...
Kendimi bildim bileli kavgadan, şiddetten, savaşlardan hazzetmem ve tiksinirim...
Silah sevmem, “mecburi askerlik”, yerine profesyonel askerlik olması düşüncesindeyim
Her türlü savaş araçlarına ve savaş örgütlenmelerine karşı olduğumdan şansım yaver gitti.
92 yılında “ bedelli askerlik piyangosu” bana da vurdu .55 gün . Askeri revirde doktorluk yaptım. Ne eğitim aldım ne de bir mermi sıktım. Sadece Yemin töreni için elime silah aldım...
Elimden gelse, rahmetli müzisyen Aram Tigran'ın dediği gibi” dünyanın bütün savaş aletlerini eritip, saza cümbüşe çevirirdim.”...Ayrıca sınırları kaldırır; sınırlardan silahların geçmesi yerine, insanların ve eşyaların - malların serbest geçmesini sağlardım...
Savaş ve şiddetle sonuç alma yöntemleri bana çok ilkel ve akılsızca geliyor.
İnsanın dünyada ki ömrü çok kısa. Yarısı zaten uykuda geçiyor. Kalan yarısını dünya nimetlerini hakça, adilce bölüşmek ve mutlu olmak için harcamak lazım.
Dünya bizden önceki milyarlarca insana yettiği gibi (bugüne kadar dünyada 110 milyara yakın insanın yaşadığı tahmin ediliyor..), bize de ve sonra geleceklere de yetecek kapasitede...
Dünya bizim olsa ne olacak? “Öbür tarafa “ götürebiliyor muyuz? YOK!
Bizden öncekilerin uğruna kavga ettikleri fakat sonuç alamadıkları : toprak, bayrak, din, mezhep, ırk, servet, güç için bizler neden kavga ediyoruz?
Ayni yöntemleri kullanarak farklı sonuç beklemek aptallıktır değil midir?
Hazinelerinin anahtarlarını onlarca devenin taşıdığı söylenen Karun'a ne oldu? Sultan Süleyman’a kaldı mı bu dünya?
Vallahi de billahi de, şiddet, terör savaş yöntemlerini kullanarak “sorun çözme” kendine güvensizlik, akılsızlık ve aptallıktır...
Bırakalım insanlar kendilerini hangi ırktan, dinden, mezhepten veya başka inanç ve ideolojiden tanımlıyorsa öyle kabul edip ; Barış içerisinde, evrensel insan hakları çerçevesinde yaşayalım .
Her canlının aidiyetlerine, ekolojik, sosyolojik gerçeklerine saygılı olalım. Her insani ve diğer canlıları değerli görelim.
İnsanlara eğitim de, ekonomik yaşam da, hukukta, siyasette, bürokrasi de ve yaşamın her alanın da fırsat eşitliği tanıyalım...
Unutmayalım! Dünya hancı, bizler yolcuyuz...
Yunus'un dediği gibi: ”mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan...” gerçeğini daima hatırlayalım !..