Kanaatimce...

Anasayfa Fıkralar Öyküler Güzel Sözler
Edibe Kahya Aydın

Babo'yin Dağı

Edibe Kahya Aydın

Emekli Öğretmen

02.02.2023

Şubat ayı, kimi yörelerde kışın en şiddetli ayı olmasına rağmen Urfa’ da baharın başlangıcı sayılır. Çünkü tabiat uyanmaya başlar. Ağaçlar tomurcuklanır. Kuzular yavrular.

Okulun birinci dönemi bitmişti. Tatil sonrası okula geldiğimizde okulun üst kısmındaki tepe, yeşermeye başlamıştı. Çevrede kısa otlardan başka yeşil bir dal bile yoktu. Ben, o zaman üçüncü sınıfa gidiyordum. Hayallerimde hep salıncak kurmak, ağaçlara tırmanmak vardı. Hafta, sonları annemle gittiğimiz "Karakoyun" deresinin çevresinde de ağaç yoktu. Yani yürüyerek gidip oturacak bir ağaçlıklı alan yoktu. Öğretmenimiz: "Çocuklar! Yarın sizinle bir piknik yerine gideceğiz" deyince inanmamıştım. Eve geldiğimde hazırlığımı yaptım küçük bir top, bir de ip hazırladım. Annem de bana içli köfte, ağzı yumuk (içi kıyma dolu pide) gibi kuru yiyecekleri hazırladı. Sabahleyin okula geldiğimde, benim gibi, içi yiyecek dolu file taşıyan çocuklar gördüm. Yürüme mesafesi az değildi. Fakat yollarda araç olmadığı için şarkılar söyleyerek yürüyorduk. Yarım saat sonra, bir tepenin yanına geldik. Bizim gibi 5-6 okul öğrencilerinin de buraya geldiğini gördüm. Fakat ne bir ağaç vardı, ne de bir su kenarıydı. Üstelik iri taşlarla dolu bir tepeye neden gelmiştik? Küçük bir çocuğun koşup oynayacağı yer de değildi. Her adımda bir taş görüyordum.

Başımı kaldırdığımda: Karşımda, uzun boylu, üstünde kahverengi ceket, altında krem rengi bir pantolon, aynı renkte kasket giymiş 40-45 yaşlarında bir adamla göz göze geldim. Utanarak başımı aşağı eğdiğimde, bunca yıla rağmen aklımdan silinmeyen, kahverengi deri çizmelerin, halka halka kıvrımlarını hiç unutamam. Çok güzel boyanmış pırıl pırıl çizmelere bakıyordum. Eliyle çenemi tutup, başımı yukarı kaldırdığında, gözlerine bakamadım. Çünkü bu kez “ çizmeli adam” sol cebinin üstüne papatyalardan yapılmış bir zincir takmıştı. Kahverengi ceketin üzerinde beyaz ve sarının uyumuna ile yapılan papatya zincire bakıyordum. Çizmeli adam bana dönerek:

“Buraya neden geldiğinizi biliyor musunuz?”

“Evet efendim. Piknik yapmaya geldik.

”Ama bizi buraya getirdiler. Neden ağaçlıklı bir yere getirmediler?

Bu taşların arasında nasıl oynayacağız?

“Sizleri, burayı görmeniz için getirdik. Biraz sonra, hep birlikte taşları toplayacağız”. Bu sözler üzerine hepimiz, öğretmenlerimizin yönlendirmesi ile yerden aldığımız taşları, belli bir yerde biriktirdik. Gücümüzün yetmediği taşları kaldırmadık. Sanıyorum, iki saat sonra tepedeki bütün taşlar toplanmıştı. Herkes, bitkin bir halde olduğu yere oturdu. Çizmeli adam: Yüksek sesle konuşmaya başladı:

“Çocuklar! Bu tepeye, yakın bir zamanda, çok sayıda çam ağacı dikeceğiz. Şimdi küçüksünüz. Bu ağaçlar sizlerle büyüyecek, kızlar; genç kız, erkekler delikanlı olunca, bu ağaçların altına oturup sohbet edeceksiniz. Sonra da evlenip, çocuklarınızla geleceksiniz”. Hepimiz, kıkır kıkır gülmüştük. “Çocuk aklı” ile bize söylenenin gerçekleşebileceğini asla düşünmemiştik.

Aradan yıllar geçti. Çizmeli adamın Vali Kadri Erdoğan olduğunu ve bu şehri güzelleştirmek için, büyük çaba gösterdiğini öğrendim. Çam ağaçları, çok hem de çok büyüdü. Çocuklarımla ne zaman memleketime gitsem, TILFINDIR TEPESİ’ ne çıkarak, gözlerimi kapatırım. Ve o günleri yeniden yaşarım.