02.01.2024 - İzmir
Ölü ruhlar konuşur mu?
Ne münasebet, biraz mantıklı ol adı üstünde ölü.
Oyuncağın kırıldığında ne yaparsın, en fazla tamir etmeye çalışırsın .
Ama artık eskisi gibi olmaz sonunda bir köşeye atılır bekler. Annen bir
gün sana göstermeden çöpe atar.
Akıllım bir kere ruh ölmez beden ölür işi biter gömerler bir yere. Hayat
başkalarına devam eder. Ne ceset konuşabilir, ne de ruhun öyle bir izni
yoktur, nasıl konuşsun garibim.
Bir şey sordum bin dereden su getirdin he.
Bir de bedenini bırakmamış ama içi geçmiş ruhlar var.
O ne ki, yeni icatlarından mı bu da.
Yoo yaşayıp gider insan ama nedenini kendisi de bilmez dünya yüzünde gün
doldurur.
Şafağa ne kadar kaldı tertip?...
Yaşamaktan zevk almaz daha doğrusu nasıl yaşanırı merak etmez.
Vitesi boşa al bayır aşağı yola sal arabayı bir şekilde durur elbet, o
misal.
Önüne onca nimet gelir ama pek de memnun olmaz başkasından da ona ne
canım değil mi.
Bilmem. Bence o da bilmiyor. Doğru dedin o da bilmiyor durumundan
şikayet etmiyor dokunma uyusun .
Ne oldu, gece gece heyheylendin? Yok ya öyle esti işte, can sıkıntısı.
Acaba ondan mı ruh olgunlaşana kadar bir kaç kez gelir gidermiş diyorlar
hayata.
Bak bunu hiç düşünmemiştim he.
Oh kekâ, bu sefer böyle geleyim ne yapıyım canım çekti, olmazsa gelecek
sefer neşeli biri olurum ay olmadı beğenmedim âlim olmak lazım...
Uyanığa bak sen o ruh olgunluğa erene kadar kaç kez hüsrana uğrayacak
insan? Nereden bileyim.
Ay! Benim ruhum nasıldı acep?
Ne oldu işine gelmedi sanki.
Evet birden bir duvara çarptım sanki, insanları kırdım mı ki?
Hadi bakem zaten uyku yoktu.
Dens... Dens ... Dens...
Sebbehe kader dens...
Düşün dur he he...