23.04.2005-Yeni Asya Gazetesi
Esas itibariyle iki türlü tecrübeden bahsetmek mümkün. Birisi, rehberliğe dayanan tecrübe. Eğer rehber edinilen ilkelerin hak ve geçerli olduğu “tecrübeyle sabit”se, bu tecrübe yeni durumlara uyum göstererek rehber edindiği ilkeleri koruyarak gelişecek ve zenginleşecektir. Diğer tecrübe ise, deneme-yanılmaya dayanır, kaçınılmaz olarak aşırı uçlar arasında yalpalayarak orta yolu bulmaya çalışır. Rehbersiz tecrübe, el yordamıyla doğruyu ararken birçok yanlış yola girer ve yanılgılarının sonuçlarından—alabilirse eğer—ders alır. Yeni derslerle yeni rotalar çizilir, ama bu arada olan olduğu ve yeni rota da sıklıkla yanılgılar içerdiği için yeni “ders”ler ve denemeler kaçınılmaz olur...
Vahyin rehberliğine sırtını dönen çağdaş medeniyet dediğimiz şey, bu ikinci tecrübeyi esas alıyor kendisine. Bu yüzden de birçok bakımdan aşırı uçlar arasında gidip gelmeye mahkûm ediyor kendisini. Bunu özellikle kadına bakış konusunda görmek mümkün. Her şeyi nicelikle ölçmeye alışmış bu bakış açısı, dün ve bugün, ötekileştirdiği İslâma “yumuşak karın” olarak gördüğü kadın konusunda saldırıyor. Baktığı ve dokunduğu her şeyin ilâhî olanla bağını koparıp meta haline getiren bu nazar, özellikle kadın konusundaki hücumunda iki çürük ilkeyi esas alıyor: “Daha çok, daha iyidir” ve “Eşitlik adalettir.” Daha sonra da, şahitlik, miras ve çokeşlilik gibi—bugün için daha çok—itikadî, ya da kadının dinî ve sosyal alanlarda yöneticiliği, vs. gibi amelî konularda heybesindeki taşları döküyor. Seküler medeniyetin kadınlara her açıdan “daha çok” özgürlük ve hak verdiğini ileri sürüp, İslâmiyette kadının “daha az” hak ve özgürlük sahibi olduğunu iddia ediyor, buradan da kadının ikinci sınıf insan görüldüğü sonucuna varıyor.
Bu saldırılardan yılan veya seküler bakıştan etkilenerek daha çok’un her zaman daha iyi olamayabileceğini; her şeyde olduğu gibi hak ve özgürlüklerde de fazlanın değil, hikmetin ve dengenin asıl olduğunu, dahası hak ve özgürlük denilen şeyin kaynağının ve belirleyicisinin ilâhî canib olduğunu; adaletin her zaman eşitliğe indirgenemeyeceğini gözden kaçıran kimi Müslümanlar kolaycı şekilde savunmacı bir üslûp geliştirebiliyorlar. Bu savunmacı üslûp kimi zaman ilâhî emir ve izinlere halel getirebilecek bir yola dahi girebiliyor.
Bu yazıda, ne İslâmiyette kadın ve erkeğin varoluşsal eşitliğinden; iman etme ve İslâm olma noktasında aynılığından; ne kadın ve erkeğin kimlikleri hususunda eşitliğin değil farklılığın korunmasının hikmet ve dengeyi sonuç vereceğinden, ne de çokeşlilik ve miras gibi ilâhî hükümlerin mahiyet ve hikmetlerinden bahsetmeyeceğim. Bunlar çeşitli eserlerde—anlamak isteyenler için—çok açık ve anlaşılır dille izah ediliyorlar.
Sekülerleşmiş toplumlarda “kadının eşitliği ve özgürleştirilmesi” adı altında ailenin ve nesillerin nasıl heba edildiğinden; artık tek-ebeveynli aile modelinin nasıl hakim hale geldiğinden; çocukların nasıl tek kanatlı ve eksik yetiştiğinden; sosyal ve cinsel kimliklerin erozyonuyla kadının erkekleşmesinin ve erkeğin kadınlaşmasının doğurduğu fecaatlerden de bahsetmeyeceğim. Bunlar da apaçık olgular olarak önümüzde duruyor...
Sadece “duruş”la ilgili bir noktanın altını çizmek istiyorum. Bediüzzaman’ın çeşitli suçlamalarla defalarca mahkemeye çıkarılmış olmasına karşılık, sadece tek bir dâvâdan suçlu bulunduğunu biliyoruz. Suçlu bulunduğu eser ise Tesettür Risâlesi’nden başkası değil. Bu risâle tesettüre yani örtünmeye ilişkin. Ancak okunduğu zaman bu risâlenin örtünmeden öte şeyler içerdiği görülür. Örtünme bir sonuçtur. Sözkonusu eserde, kadının yaratılış özellikleri tahlil edildikten—meselâ, erkek için güzel hasletler olan cesaret ve cömertliğin kadın için kötü özellikler sayılacağının vurgulanması gibi—sonra, örtünme emrinin hikmetli ve gerekli olduğunu anlar okuyucu. O yüzden, Bediüzzaman sadece örtünme emrini savunduğu için değil, Türkiye’de sistem tarafından dayatılan çağdaşlaşma projesinde bambaşka yerlere yerleştirilmeye çalışılan kadının aslî özelliklerini savunduğu için de cezalandırılmıştır. Kadın konusunun ne denli hassas ve derin bir konu olduğunu buradan da anlayabilirsiniz.
Ve bugün her konuda olduğu gibi, kadın konusunda, başı dik ve özgüvenli bir duruşa ihtiyacımız var. Ve bu dik duruşu en başta mü’min ve müslim kadınların sergilemesi gerekiyor. Bu duruşa ise modernliğin sunduğu gözalıcı “erkeksi roller”e kanmayan, kendi aslî yaratılış özelliklerine sadık kalan ve kadınlık egosunu ilâhî emirlerin hikmetini teslimin önüne koymayan kadınlar cesaret edebilir... Bilmem, yanılıyor muyum?
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |