Bahar mevsiminden bir gün, tenha trendeki yolcu kompartmanını bulur ve yerleşir. Üşümüştür, dışarısı gibi içerisi de serincedir. Hemen kaloriferi en yüksek dereceye getirir. Birkaç dakika sonra ısınmaya başladığını hisseder, evet evet, kompartman azıcık da olsa ılıklaşmıştır.
Birkaç dakika sonra elinde bavul ve çantalarla başka bir yolcu kompartmana girer. Kompartmanın kalabalık olmamasına sevinir, ama gözü kalorifere takılır. Kaloriferin en yüksek derecede çalıştığını görünce, daha yerine yerleşmeden duruma müdahale eder: "Şey, beyefendi" der diğer yolcuya, "içerisi çok sıcak olmuş, kaloriferi biraz kısabilir miyiz?"
Üşümesi tam geçmemiş diğer yolcunun yüzü buruşur ve şu karşılığı verir:
"Hava çok soğuk ve kompartman daha yeni ısınıyor. Biraz daha ısınsın, merak etmeyin kapatırım." "Yeni mi ısınıyor? Allah aşkına, hamam gibi olmuş burası."
"Abartmayın, lütfen! Ne hamamı, girdiğimde buz gibiydi, kaloriferi açtım da birazcık ısındı." "Abartmak mı? Asıl siz abartmayın, sanki kuzey kutbundan bahsediyorsunuz. Burada yalnız değilsiniz; tek başınıza yolculuk etmiyorsunuz ki."
"Aynı şey sizin için de geçerli, sadece kendinizi değil başkalarını da düşünmeniz gerekir."
"Özür dilerim, ama asıl düşüncesizlik yapan sizsiniz, kaloriferi sonuna kadar açıp içeriyi o kadar sıcak yapmışsınız ki nefes almak mümkün değil. Şimdi de kalkıp düşünceden söz ediyorsunuz."
Yolcularımızın sesi giderek yükselir. Tartışma alevlenir. Diğer yolcular yerlerinden kalkıp onların yanına gelir. Kimi üşüyen, kimi ise sıcaklayan yolcunun tarafını tutar.
Sonunda gürültüyü duyan tren görevlisi kalabalığı yara yara olay yerine gelir. Tartışma o kadar büyümüştür ki, konunun ne olduğunu anlayamaz. Büyük bir çabayla tartışmayı sakinleştirip, sorunun ne olduğunu sorar: "Kalorifer!" der yolculardan biri. "Birisi çok üşümüş kaloriferi sonuna kadar açmak istiyor. Diğeri çok sıcaklamış, kapatmak istiyor. Mevzu bu.
Tren görevlisi şaşırır ve gülümser:
"Tamam da beyler, bu vagonda arıza var. Kaloriferler çalışmıyor ki!"
***
Bir yanıyla güldüren, bir yanıyla da düşündüren fıkra kıvamında bir öykü bu, değil mi? Aslında buna benzer şeyleri hayatımızda ne de çok yaşıyoruz. İki insan aynı olaya şahit olduğu halde, birbirine taban tabana zıt yorumlar getirebiliyor aynı olaya. Birinin ak dediğine diğeri kara diyebiliyor, aynı şeye baktıkları halde.
Malum, insan hakikata talip. Hakikatı arıyor, ondan başkasına razı olmuyor. Peki nasıl oluyor da, hakikat diyerek bazen hayali, bazen yalanı, bazen sahteliği başına geçiriveriyor. Hem de "Hakikat tam da budur!" diyerek.
Oysa hakikat dediğimiz şey, ancak onu nasılsa öylece gördüğümüz zaman anlam ifade ediyor. Eğer gördüğümüzü sandığımız şey hakikatteki şeyle uyuşmuyorsa, olsa olsa, kendi zannımıza mağlup olduğumuzdan bahsedebiliriz.
Nesneleri nasıllarsa öylece görmek için, sağlam gözlere muhtaç olduğumuzu biliriz. Ya onların hakikatını sağlıklı biçimde görebilmek için neye ihtiyacımız var dersiniz? Elbette ki, sağlam ve bozulmamış bir kalb gözüne! Evet, eşyayı ve olayları maddî gözümüz, onların hakikatını ise ancak sinemizdeki manevî gözümüz, yani kalbimiz görebilir. Gelgelelim, nasıl renkli camların arkasından bakıldığında herşey o camın rengine bürünüyorsa, kalbimizdeki şahsî meyillerimiz, arzularımız, yanlışlarımız zaman zaman hakikat dediğimiz şeye perde olabiliyor. Sevgilisinden ayrılmış mutsuz bir aşığın her sesi ağlama şeklinde görmesi, bir nedenden ötürü sevinçli birisinin herşeyi sevinç ve mutluluk dolu görmesi gibi, duygularımız bizi yanıltabiliyor, hakikatın şeklini değiştirebiliyor.
İşte, "bakış" dediğimiz şey tam da burada önem kazanıyor. Berrak, lekesiz, perdesiz bir bakış için bozulmamış, çürümeye yüz tutmamış, günahlarla kirlenmemiş, kirlense de tövbe ve istiğfarla yıkanmış bir kalb, bizim ihtiyaç duyduğumuz.
Ariflerin sık sık bahsettiği kalbi saflaştırmak, temizlemek konusunu belki bir de bu açıdan düşünmek gerek...
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |