11.01.2006-Yeni Asya Gazetesi
Önce, "J. Malkovich Olmak" filmi hakkında birkaç cümle:
John Malkovich, bir aktördür. Sanatıyla kendisini kabul ettirmiş ve kendisine göre "hakli bir gurur"un sahibidir. Şehrin başka bir yerinde, birileri farkında olmadan büyülü bir tünel keşfederler. Bu tünele giren kişi on beş dakikalığına tam da John Malkovich'in ruhuna misafir olup, dünyayı onun gözüyle seyredebilmektedir. Diğer bir deyişle, John Malkovich olmaktadır! Tüneli keşfedenler, kapitalizmin kuralı gereği bu sihirli keşfi paraya tahvil etmekte, müşteriler de böylesine olağanüstü maceranın keyfine varmaya çalışmaktadır. "John Malkovich Olmak" filminin en çarpıcı sahnesi, Malkovic'in kendisinin de bu tünelin farkına varması ve bizzat bu deneyimi yasamaya kalkışmasıdır. Yani, kendi kendisinin ruhuyla dünyaya bakacaktır. Bir başka deyişle kendi bilinçaltını keşfedecektir.
J. Malkovich tünele girip kendi zihnine iner. Ve dünyayı bu defa farkında olarak seyre baslar. Yer bir restorandır. İnsanlar yemek yemekte, garsonlar servis yapmakta, bir sanatçı şarki söylemektedir.
Karsısında bir bayan oturmaktadır; birlikte yemek yemekte ve konuşmaktadırlar. Bu manzarada "küçücük" bir şey dışında her şey normal gibidir: Herkes irili-ufaklı bir John Malkovich'tir!
Garsonlar, müşteriler, herkes ama herkes J. Malkovich'in suretini taşımaktadır. Ve herkesin ağzından "John Malkovich!" sözünden başka bir söz işitilmemektedir. Yemek ısmarlayan da, karsısındakiyle konuşan da farklı tonlarda, farklı tınılarla sadece "John Malkovich" demektedir. Şarkicinin icra ettiği şarkinin sözleri bile nağmeli bir "John Malkovich"ten ibarettir! Gözüyle dünyayı seyrettiği kendisinin karşısında oturan kadın dahi kadınsı bir J. Malkovich'ten başkası değildir.
İlk bakışta dehşet verici ve absürd dursa da, bu hal, aktörün gerçekliğinin kendisinden ibaret olduğunu ve dış dünya algısının bir hayalin ötesine geçemediğini göstermektedir. Diğer bir ifadeyle, Malkovic'in gözü kendisinden başka şey görmemektedir. Gördüğü sadece ve sadece kendisidir.
Benliği kendi varlığını yutmakla kalmayıp, dış dünyadaki her şeyi de istila etmiştir. Bir kendi vardır, bir de kendisine nisbetle anlam ve varlık kazanan "ötekiler." Onun hayranları, onun yemek yediği restoranı, ona hizmet eden garson, onun sevgilisi, onun.... Su dünyanın merkezi, direği, odağı, her şeyin anlamlandıran, renklendiren "o"dur! Peki, onu tanımayanlar, ya da onun tanımadıkları? Onlar zaten yoktur ki! Kısacası, kendisini tanrılaştırmaktadır J. Malkovich. Ve diğer şeyleri de hayalî dünyasında kendi suretinde var etmekte ve hep onu, yani kendisini zikreder halde hayal etmektedir...
Simdi ise gerçek dünyadan bir örnek.
Adi bizde saklı, bir teyze -isterseniz ona Fatma Teyze diyelim. Orta yasini çoktan geçmiş bu teyzenin, seneler önce geçirdiği felç sonucu, bedeninin bir yani artık vazife göremiyor. felç başka bir uzvunu da etkilemiş Fatma Teyze'nin: dilini!
Bildiğimiz anlamda konuşamıyor. Duygularını ve düşüncelerini belki bizim gibi kelimeleri ard arda dizerek ifade edemiyor. Ama yine de konuşuyor. Hem de tek bir kelimeyle: Allah!
Kendisine nasıl olduğunu soranlara o tek kelimeyle ve beden dilinin de yardımıyla cevap veriyor. Fatma teyze su isterken de, teşekkür ederken de, özür dilerken de hep o tek kelimeyi söylüyor. Allah!
Kendisiyle konuşanlar, onun bu tek kelimelik sözünün onun ruh ve kalbindeki derin imanın tezahürü olduğunu hemen fark ediyorlar. Samimane, halisane, mesudane bir konuşma onunki çünkü!
Fatma Teyze'nin her konuşması zikir hükmüne geçiyor. Su isterken, rahmet eseri suyu Rahman'dan istiyor, teşekkür ederken yine Rahman olan Allah'a teşekkür ediyor. Halis bir kulluğun timsali kısacası o. John Malkovich ve Fatma Teyze: birbirinden ne kadar uzak ve farklı iki algi ve iki dünya...
Peki biz, konuşan dilimizle, tutan elimizle, yürüyen ayağımızla hangisine daha yakınız?
dış dünyaya ilişkin algılarımızın, kendimize ilişkin iç idrakimizle oluştuğunun ne kadar farkındayız? Diğer bir deyişle, dünyayı nasıl görmek istiyorsak öylece algıladığımızı ne denli biliyoruz?
Ayni sıhhatte farklı iki çift gözün ayni manzaradan bambaşka anlamlar devşirmesini, bunun altında yatan sırları, 30. Söz'deki müthiş benlik analizine havale ederek, kısaca söyle diyebiliriz:
Önümüzde iki yol var: her birimiz ya John Malkovich gibi hayali ilahlığımızı ilan edip dünyaya kendi adımıza bakacağız ve her şeyi kendi sahte benliğimize nisbeten anlamlandıra(maya)cağiz; ya da, Fatma Teyze gibi hakikati hakikat bilip onları Allah adına görüp kulluk makamını seçeceğiz. "Rabbim bana nesneler(in hakikatleri) nasılsa öylece göster" duasını yapan Nebi'nin (sav) izinden gideceğiz
Hallerimiz ibadet, konuşmamız zikir haline gelecek.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |