05.03.2005-Yeni Asya Gazetesi
Ben Okuyamam ki !
05.03.2005 - Yeni Asya Gazetesi
Düşünün ki, bilmediğimiz bir dilde, tanımadığımız bir alfabe ile –meselâ Çince–yazılmış bir kitap önümüze koyuluyor ve bize emrediliyor: Oku!
İlk tepkimiz elbette ki, “Ben (bu kitabı) okuyamam!” şeklinde olurdu. O kitabı okuyamadığımızı itirafımızla, aslında iki hakikati ifade ederdik. Birincisi, “Evet, bunun bir kitap olduğunu anlıyorum. Şu garip sembollerin, tuhaf şekillerin kendilerinden başka şeylere işaret ettiklerine inanıyorum. Bu kitabın bir yazarı olmalı ve o yazar belli ki bu sayfalarda okuyucuya kitap diliyle konuşuyor.” İkincisi, “Ama ben kitabı okumak için gerekli bilgiye sahip değilim. Meselâ, harflerini tanımıyorum, kelimelerin anlamlarını bilmiyorum ve o kitabın yazıldığı dilin gramerini anlamıyorum.”
Düşünün ki, o kitabın içindeki haritaların gizli hazinelerin yerini gösterdiğini, her sayfasında hikmetli bir sırrın ifşa edildiğini duyuyoruz. Kitaptan okuyanların gizli defineler bulmuşçasına zenginleştiğini görüyoruz. O zaman, “Bu kitabı okumayı bilmiyorum” cevabımız üçüncü bir mesajı, daha doğrusu bir ihtiyacı dile getirirdi: “Okuyamıyorum, ama onu okumayı ve anlamayı çok istiyorum.”
İnanç ile birlikte acz ve ihtiyacı belirten “Okuyamıyorum!” cevabımız, sırlar ifşa eden, hazineler barındıran, dolayısıyla da merakımızı tahrik eden o kitabın kapısından içeri attığımız ilk adım olurdu.
Kitap olduğunu fark etsek de, içindeki hakikatlerden habersiz olduğumuz kitabın harflerine, diline ve gramerine ilişkin bütün bilgilerimiz bu “Okumayı bilmiyorum!” itirafının üzerine inşa edilebilirdi…
Okumak, bu anlamda, görünmeyene inanmaktır. Çünkü, gözümüzün önündeki kitapta sadece birbiri ardınca akıp giden şekiller ve semboller vardır. Anlam ya da hakikat dediğimiz şey, bizzat bu görünür şekillerin içinde değil ötesinde bulunan, görünmeyen bir şeydir. Gözle değil akıl ve kalble görülebilecek mahiyettedir.
“Okuyamıyorum” derken, bu yüzden, “Görünür suretlerin görünmeyen mânâlara nasıl işaret ettiğini öğrenmek istiyorum” demek isteriz…
Bir sel gibi akıp giden şu görünür varlıklar ve olaylar karşısında, her insan, gözünün dünyaya şuurla açıldığı ilk ândan itibaren aynı tercihle yüz yüze kalır. Ve her bakışımızda, her nefesimizde bu tercihle yaşarız. Son bakış ve son nefesimize dek.
Şuurlu ve tercih hakkı tanınmış bir varlık olarak insan, kendisini, nesneleri ve olayları ya kendilerinden öte anlamlara işaret eden; kasıtla, hikmetle ve kudretle yazılmış birer kelime olarak görecektir; ya da, varoluşta görünenden öte bir anlam bulunmadığını, dolayısıyla okunacak ya da şahit olacak bir hakikate perdelik yapmadığını iddia ederek varoluşu anlamsızlığa itecektir.
Varoluşu okunacak bir kitap olarak görmek, iman sürecinin ilk ve en büyük adımıdır. Bu ilk adımda, mü’min insan, görünür âlemin ötesinde görünmeyen başka bir âlemin varlığına inandığını ilân eder. Görünür nesne ve olayların, bir kitabın sayfaları ya da satırları gibi, bir hikmet ve mesaj ifade etmek üzere yazıldığına/varedildiğine inanır.
Ve mü’min insanın ilk makamı ümmîliktir. Yani, kendisinin de içinde bulunduğu âlemi sınırlı algısıyla ve idrakiyle okuyamayacağını/anlamayacağını itiraf etmektir. Ancak ümmîlik makamına çıkabilenler, akıl ve kalp kulağını varoluş kitabını Yazan/Vareden’in izahlarına açabilirler.
İşte, bütün insanların ve mü’minlerin temsilcisi ve önderi olarak, Muhammed-i Ümmî’nin (sav) Vahiy Meleği’nin “Oku!” emrine “Ben okumasını bilmem!” mukabelesi tam bu noktada, sonsuz bir önem taşır.
O ümmî zâtın “Okuyamam” şeklindeki sonsuz acz ve ihtiyaç bildiren sözüdür ki, kâinatın bütün gizli hakikatlerinin Kur’an-ı Hakîm ile beyan edilmesine vesile olmuştur.
O ümmî zâtın “Ben okumasını bilmem!” cevabıdır ki, varoluş kitabınının diline, “gramer”ine ve dolayısıyla nasıl okunacağına dair en önemli imanî usul bilgisini biz insanlara ihsan ettirmiştir:
“Yaratan Rabbinin ismiyle oku.”
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |