16.04.2005-Yeni Asya Gazetesi
İnsanın yeryüzündeki macerası, Peygamberimizin ifade ettiği gibi, bir yolcunun dinlenmek amacıyla bir ağaç gölgesinde oturmasına benzer. Kısa, ama amaçlı bir süredir yeryüzünde varoluşumuz. Yolcu nasıl ağaç gölgesine saraylar kurup saltanat peşinde koşmayı akıldışı görürse, insan da yeryüzündeki varoluşunun bir saltanat ve “kazık çakma” süreci olamayacağını bilmek durumundadır.
Taşıdığı harikulâde özellikler, beslediği sonsuz emeller, ruhunu saran binbir türlü ihtiyaçlar, karşı karşıya kaldığı türlü türlü sıkıntılarla, insanın dünya hayatı ile arzuladığı sonsuz idealler arasındaki dengesizliği görmekten başka çaresi yoktur.
Kimim? Nereden geliyorum? Nereye gidiyorum? Ve benzeri soruları bilincinden kazımadığı takdirde, insan yeryüzündeki hayatının kendi iradesi ve kuvveti dışında gerçekleştiğini fark edecektir. Hayatını anlamlı ve derinlikli kılacak şey de ancak bu farkındalık olacaktır. İnsan hayatı, ancak, kendisini var eden irade ve kudretin Sahibinin muradı doğrultusunda gerçek sırrını bulacaktır.
İlâhî dinler insanın dünya üzerindeki konumunu belirlemekte önemli bir kavramı ortaklaşır: “Hilâfet.” Halife, insanı bir emanetçi kılar. Yine halifelik kavramı, insanın taşıdığı özelliklerin bizatihî kendisine ait olmayıp, “verilmiş” olduğunu ifade eder. Ve insanın emanet aldığı—bilgi, kuvvet, irade, özgürlük, vs. gibi—göreceli özelliklerini nasıl kullanacağına dair “İlâhî bir kılavuz” sunar.
Hilâfet, insanın bir “efendi” değil, emanetçi bir kul olduğunu, hem diğer varlık türlerine hem hemcinslerine sultan değil, gerçek Efendi’nin kuralları doğrultusunda nezaretçi ve gözetleyici bir kardeş olabileceğini söyler. İnsan mutlak serbest değil, Yaratıcısının yasalarıyla sınırlıdır. Farklılıklar birer üstünlük aracı değil, Yaratıcıyı tanımada ve Onun hikmetini gerçekleştirmede birer vesiledir.
Kendine Yaratıcısından bağımsız bir kimlik biçtiği anda, insan hilâfet makamından saltanat tahtına sıçramaya kalkışır. Farklılıkları bir hiyerarşi kaynağı zanneder. Üstünlüğün bizzat insanın taşıdığı özelliklerden kaynaklandığını düşünerek, diğer varlıklar üzerinde hakimiyet kurmaya yeltenir. Onları kendine râm etmeye, onlara keyfince muamele etmeye hakkı olduğunu düşünür.
Varlık, tek bir Efendi’nin hakimiyetindeki bir ülke olmaktan uzak düşünüldüğünde, çıkacak sonuç bellidir: Varlıklar adedince sahte efendi ve onların hakimiyet mücadelesi. Bu yüzdendir ki, kudretli, merhametli ve hikmetli bir Yaratıcı’ya inanmayan bakış, yeryüzünü bir “mücadele alanı” olarak görür. Her varlık kendisi için vardır ve kendi varlığını devam ettirmek için öteki varlıklarla çatışma içine girmek zorundadır.
Yaratılışın esaslarından birisi, herşeyin çift çift var ediliyor oluşudur. Sadece insanda değil, hayvan ve bitki âleminde, hatta diğer varlık düzlemlerindeki dişi ve erkek çifti farklılıklar içinde ahengi, zıtlıklar içinde bütünlüğü sağlayan harika bir İlâhî hikmet ve düzenin ipuçlarını verir bize. Yer ve gök, ateş ve su…
Yaratılışının gereğine muhalefetsiz uyan diğer varlık türlerinin aksine, insan nisbî bir serbestlik içinde varedilmektedir. Bu serbestlik onu aşağıların aşağısına yuvarlayabileceği gibi yücelerin yücesine yükselmesine de vesile olur. Aynı şekilde, varoluşunu gerçekleştirme gibi İlâhî bir misyonun gerçekleşmesine yardımcı olabilir.
Semavî dinler, bilhassa İslâm, insanın mükemmel bir insan olmasına giden yolları gösterdiği gibi, her varlık türünün kendi bütünlüğünü koruyarak mükemmelleşmesini de emreder. Erkek, en mükemmel erkek olarak kâmil insan olmaya, kadın en mükemmel kadın olarak kâmil insan olmaya adaydır. Kendi mahiyetinin özelliklerini yitirerek mükemmelleşmek mümkün değildir. Nasıl diğer varlık düzlemlerinde yaratılış kanunlarına ters müdahaleler bozulmayı, çürümeyi ve sapmayı getiriyorsa, insan dişisi ve erkeği için de aynı tehlike mevcuttur ve bu bozulma yaşanmaktadır. Farklılıkların ve zıtlıkların ortadan kaldırılması, sadece bu özellikleri taşıyan varlıkların öz niteliklerini kaybetmesine ve yabancılaşmalarına değil, aynı zamanda İlâhî hikmetin ve gayenin tahribine yol açacaktır.
Hilâfet, insanı yeryüzündeki diğer varlıklara büyük bir kardeş kılıyorsa, erkeği de ailede gözetleyici ve sorumlu bir konuma yerleştirir. Bu, hem fıtrata, hem de hikmete uygun İlâhî bir tayindir. Tekrar etmek gerekirse, hilafet, bir üstünlük ya da iktidar makamı değil, sorumluluk ve görev makamıdır. Halife, İlâhî ilkelere herkesten fazla uymakla yükümlüdür. Kendi heva ve hevesi adına konuşamaz. Kendi nefsi adına karar alamaz. Hilâfeti kendi çıkarları doğrultusunda kullanamaz. Hilâfet herkesten önce halifeyi bağlayan bir makamdır.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |