30.07.2005-Yeni Asya Gazetesi
Çöldeyim.
Uçsuz bucaksız belirsizliğin orta yerindeyim. Pusulam kayıp. Bineğim kayıp. Gündüz güneşin, gece rüzgârın haşinliğiyle bir yanıyorum, bir donuyorum. Kimsesizim. Açım, susuzum. Kızgın kumlar yalınayağımı yakıyor. Yırtık elbiselerim beni ne soğuğa, ne de sıcağa karşı koruyabiliyor.
Yolcu olduğumu hatırlıyorum, ama nereden nereye gittiğim yok hatırımda. Yönümü bulamıyorum. Hangi kum tepesini esas alıp hareket etsem, insafsız bir rüzgâr tepeyi alıp başka bir yere konduruyor. Rüzgâr meş’um uğultusunda binlerce farklı çığlığı gizliyor. Korkuyorum.
Bu çöle nasıl düştüğümü bilmiyorum. Hafızamı zorluyorum. defalarca farklı çöl eşkiyalarının hücumuna uğradığımı hatırlıyorum sadece. Her çete birşeyi aldı götürdü elimden. Birşeyim kalmadığını görenler bu defa alay ve korkutmaya başvuruyor. Ümidimi, cesaretimi, onurumu çalmaya çalışıyor. Çıplak, ümitsiz halde kumların yakıcı kucağında uyuyorum.
Rüyadayım.
Evimden çıkıyorum. arabama biniyorum. Dudaklarımda az önce içtiğim kahvenin buruk tadı. Sıcak, güvenli yuvamdan ayrılıp başarı dolu işime gidiyorum. Arabamın uydu destekli bilgisayarı bana hangi sokaktan en kolay gideceğimi gösteriyor. Ceketimin iç cebindeki kredi kartları yüreğimi ısıtıyor. Yapacak çok iş, kazanacak çok para var bugün. Planlar, programlar yapıyorum yolda. Görevliye arabamı teslim edip gıpta dolu bakışlar eşliğinde ofisime geçiyorum. Herkes gülümsüyor bana. Bilgisayarımı açıyorum... Geceye uyanıyorum.
Çöldeyim.
Üşüyor, acıkıyor, susuyor ve korkuyorum. Rüyama sığınmak istiyorum yine. Keşke uyanmasaydım, diyorum. Ruhum bölünüyor. Gözümü kapatıyorum. Geçmiş ayın raporlarına göz gezdirdiğimi düşlüyorum. Sekreterimi çağırıyorum. emirler veriyorum, kibarca ama otoriter. Peki efendim, deyip gidişini canlandırıyorum gözümde. Ama üşüdüğümü fark ediyorum. Sımsıkı kapadığım gözümü açtığımda bedenimin titrediğini görüyorum. Gözümü kapatıp, bir daha çabalıyorum rüyama kaldığım yerden devam etmeye. Yapamıyorum.
Çöldeyim.
Çalıntı atlarıyla, gasp edilmiş silahlarıyla, cesaret süsü verilmiş korkularıyla eşkiyanın sökün etmesini bekliyorum. Beklerken korkuyorum. Sen de katıl onlara, diyor içimden bir ses. Sıcak yemeğe, serin suya ve dinlendirici gölgeye kavuş. Direniyorum. Haydutların da korktuklarını biliyorum. Birleşerek ve saldırarak örtmeye çalışıyorlar korkularını. Birbirlerinden, öteki çetelerden, çölden, güneşten, rüzgârdan, aç kalmaktan, saldırıya uğramaktan onlar da korkuyorlar. Korkarak yaşanmaz, diyorum kendi kendime tekrar tekrar.
Çöl kanunu buysa, sen de uymalısın diye diretiyor iç sesim. Madem korkuyorsun, korkutarak yen korkunu. Madem yağmalanıyorsun, zayıf kalma, sen de yağmala. Nereye gittiğimi bilmeden dermansız ayaklarımla koşarak susturmaya çalışıyorum sesi. Nereden düştüm bu çöle, diye soruyorum. Yoksa, vahada gördüğüm kötü bir çöl serabı mı bu? Bir rüya mı? Uyumak istiyorum. Rüyalarımın güvenli sıcaklığına sığınmak istiyorum. Uyuyamıyorum. uyuyamayacağım.
Kendimi düşünüyorum. Rüyamda başarılı bir işadamı, çölde zavallı. Ben kimim? Adım ne? İsmimi hatırlamıyorum. İsmim ne? Onu unuttum mu, kayıp mı ettim, yoksa eşkiyalar mı yağmaladı, bilmiyorum. Belki de, yemeğimden ve bineğimden önce ben teklif ettim onu onlara. hatırlamıyorum. İsimsiz kendimi bir hiç gibi hissediyorum. Çölün acımasız rüzgârına kapılmış bir toz zerresi gibi. Kızıp kendime yeni bir isim uyduruyorum: ismini kaybeden adam.
İsmin ne sihirli bir şey olduğunu o zaman anlıyorum. Açlığımı, susuzluğumu, kimsesizliğimi, korkularımı unutup ismimin derdine düşüyorum. İsmimi bulursam bu çölden kurtulabilirim diye düşünüyorum.
Bir ikindi vakti, bir kum tepesinin ardında saklanırken bir gölge düşüyor üzerime. İrkilerek dönüyorum gölgenin sahibine. Beyazlar giyinmiş, siyah sakalına birkaç beyaz tel düşmüş, temiz yüzlü bir yolcu. Kötülük umulmayacak bir insan. Korkum geçiyor. Ne aradığını biliyorum, diyor şefkatli bir gülümsemeyle. Ne aradığımı düşünüyorum. Bir isim arıyorsun, diye devam ediyor. Sana isimlerin en güzelini getirdim. Ama isim senin olmayacak, sen ismin olacaksın. İsmin sahibi değil, harfi olacaksın. İster misin? Evet diyebiliyorum, evet.
Sağ eliyle alnıma, sonra göğsüme dokunuyor. Köle, diyor. Onun kölesi. Senin ismin bu. Başım dönüyor. Bayılırken birkaç kelimesi daha düşüyor kulaklarıma: Kaçmayı bırak, sahibine geri dön. Sahibim? Ben kimin kölesiyim?
Uyanıyorum.
Bir çadırdayım. Gözlerim aralanıyor. Uyandığımı gören hizmetkârlar bana yiyecekler, şerbetler, meyveler ikram etmeye başlıyor. Yüzlerini hatırlıyorum. Çölde bana saldıran eşkiyalar bunlar. Saygıyla gülümsüyorlar. Anlamıyorum. Korkularımın yerinde huzur ve sükûnet. Açıklayamıyorum. Bana isim getiren beyaz elbiseli insan, başucumda bekliyor. Geçti, diyor, kâbus bitti. Ondan kaçarken düştün çöle. Rüyayı hayat, hayatı rüya sandın. Ama uyandın artık.
Şimdi ismimi ezberliyorum. İsmimi değil, Onun, Sahibimin ismini…
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |
Röportaj |
|
Sitemizdeki Yazıları |
Nisa Suresinin Işığında Kadın Ve Erkek Arasında Adalet Ve Eşitlik |
|
Sitemizdeki Öyküleri |